Mobilya Nedir | Mobilya Hakkında Bilmedikleriniz
Anlam olarak mobilya ve ya mobilya oturulan yerlerin süslenmesine ve türlü amaçlarla donatılmasına yarayan eşyadır. Mobilya ne demek; oturulan, yemek yenilen ve yatılan yerlerin döşenmesine yarayan taşınabilir eşyaya verilen addır. Mobilya; masa, sandalye, koltuk, yatak, dolap, sehpa vb ürünlerin genel adıdır. Binalarda ve dış mekanlarda kişiyi rahat ettirmek ve fonksiyonel olarak kullanılmak için tasarlanmış taşınabilir eşya bütününe mobilya denir. Mobilya için bu tanımları yapmak tek başına yeterli değildir. Çünkü mobilya yaşam biçimimizi belirleyen bir tarzdır.
Mobilyanın Yaşamımızdaki Yeri :
İnsan yaşamı çeşitli mekânlar içinde geçmektedir. Bu mekânlar yapılış amaçlarına uygun olmalı, kullanıcısına gerekli konfor düzeyini sağlamalıdır.
Mekân içindeki ısı, ışık, ses, renk, koku gibi fiziksel etmenler ve donatı öğeleri, kişi gereksinim ve eylemlerine göre dengeli bir biçimde kurulmalıdır.
Duvar, kolon, kapı, pencere gibi yapısal bileşenler kadar donatı, aksesuar gibi mekânsal öğeler de mekân oluşturmada çok etkili rol oynar.
Donatı renk ve dokusunun seçimi ile birlikte, bunların mekân içindeki yoğunluk ve organizasyonu, o mekânın yaşanabilirliğini, olumlu ya da olumsuz yönde etkileyebilmektedir.
Mimar tarafından oluşturulan mekânın kullanışlı olabilmesi için tüm yapısal konforların yanı sıra donatı-mekân ilişkisi iyi kurulmalıdır.
Mekânlar çoğunlukla kullanıcılar tarafından donatıldıklarından, o mekânın yaşanabilirliği bir anlamda kullanıcı kontrolündedir.
Mekân ne kadar iyi düzenlenirse, o derecede kullanışlı olur.
Donatıların seçimi, yoğunluğu ve mekânsal organizasyonu, mekân kullanışlılığını etkileyen önemli faktörler arasındadır.
Mekânlar düzenlenirken, mekân içinde yeterli derecede ferahlık sağlanmalıdır. Odadaki eşya ne kadar düzenli olursa o kadar ferah algılanacaktır.
Ferahlık ve büyüklük ayrı kavramlar olduğu ve boş bir odanın ferah olarak değerlendirilemeyeceği göz önüne alınmalı,
ferahlığın ancak işlevin gerektirdiği eşya düzeni ile anlam kazanacağına dikkat edilmelidir.
Eşya düzeni kadar renk düzeni de ferahlık üzerinde etkilidir. Eşyaların hantal, yüksek ve koyu renkli olanlarına kıyasla, küçük boyutta, hafif görünüşlü,
yere yakın ve açık renkli olanları, kapladıkları hacim ve ışık yansıtıcı özelliklerinden dolayı ferah görünmeye yardımcı olabilirler. Renklendirmede mekânın bütünlüğünü bozmamak gerekir.
Donatıların birbirleriyle ve yapı elemanlarıyla olan uyumu da göz önüne alınmalıdır.
İnsanların yaşadığı toplumsal kesim, onların beğenilerini de belli ölçüde etkilemektedir. Özellikle donatı seçimi, tutum, ekonomik durum ve sosyal alışkanlıklara dayanan bir olaydır.
Ekonomik yanı bir tarafa bırakılırsa, her insanın tutum ve davranışları kendine özgü bir değer taşımakta, kişiden kişiye farklılaşmakta ve beğeni gruplarını da etkilemektedir.
İnsan zevkleri eğitim farklılıklarına ve kültür seviyelerine göre değişmekte, meslek grupları arasındaki farklılıklar bile donatı seçimine yansımaktadır.
Rasgele gözlemler dahi, bir mimar ile bir tüccar ya da öğretmen evlerinin çok farklı biçimlerde döşenmiş olduğunu göstermektedir.
Mekânlar ve donanım, yaşayanların düşüncelerini, duygularını, görüşlerini yansıtır ve yaşamlarını biçimlendirir.
Kişi yaşadığı mekânı kendi zevkine göre donatır, dolayısıyla kendi kişiliğini donatı seçimine yansıtır.
Mekânın görsel algılanması üç algılama türünün bütünleşmesiyle ortaya çıkmaktadır. Bunlar:
Işık algılaması,
Mekânsal organizasyon algılaması,
Renk algılaması.
Yapılar, mimar tarafından tasarlanırken mekân algılamasına etki eden tüm bu etmenler göz önünde bulundurulmalıdır.
Yapı elemanları ile birlikte sabit ve hareketli donatılar da düşünülmeli, mekân organizasyonundan renk ve dokusuna kadar her şey belirtilmelidir.
Mekân oluşturulurken, kullanıcının zevkine göre belirli bir esneklik vardır. Çeşitli bölücüler, duvar, perde, dolap ve diğer donatılar buna olanak sağlayabilir.
Sürekli bir koşuşturma ve monotonluğun söz konusu olduğu günümüz yaşantısında, konut içinde monotonluk esnek donatılarla bozulabilmekte ve bu donatılar çok amaçlı kullanılabilmektedir.
Bir fiziksel konumun kolay ve çabuk değiştirilebilmesi, devingen donatı, kolay değişen duvarlar, perdeler vb. gibi nesnelerle tasarlanması, kişilere kolaylık sağlar.
Donatıların mekâna yerleştirilmesi, birbirleriyle olan ilişkisi, renk, doku, biçim vb. unsurlar mekânın değişik şekillerde algılanmasına neden olur.
Mekânlar insanlar için oluşturulduğuna göre bir anlamda huzur ve refah ortamı olmak durumundadırlar.
İçinde yaşanılan mekânlar insana mutluluk verebilmeli, rahatlık ve güzellik ön planda olmalıdır.
Geleneksel Türk evlerinde dış mekâna olduğu kadar iç mekâna da önem verilmiştir. "Oda" konut içinde geçebilecek her türlü eylemi barındırabilecek niteliktedir.
Donatıların portatif olması, mekânın çok amaçlı kullanılabilmesine olanak sağlamaktadır. Aynı mekânda oturma, yatma, yemek yeme ve temizlik eylemleri gerçekleştirilebilmektedir.
Kısaca, Türk evinde oda kavramı birçok işlevle yüklü olup, sabit ve hareketli donatılar bu işlevleri yerine getirebilecek şekilde seçilmiş ve kullanılmıştır.
Günümüz konutlarında mekânlar, içinde geçecek eylemlere göre bölünmüştür.
Bir yemek odasında sadece yemek yeme eylemi gerçekleştirilmekte, dolayısıyla mekânlar o eylemlere olanak sağlayacak şekilde döşenmektedir.
Örneğin, bir dinlenme mekânında donatıların rahat oturulabilir ve gerektiğinde uzanmaya elverişli olması gerekmektedir.
Oturma düzleminin zemin etkisinden korunacak ve diz bükümünü karşılayacak kadar yükseltilmesi, omurgaya gelen baş ve kol yüklerinin başka yerlere aktarılması, dinlenmek için şarttır.
Düz bir zemine oturmak dinlenme konforu açısından yetersizdir. Oturulan düzlemin kan dolaşımını kolaylaştıracak bir yumuşaklıkta olması, omurgadaki basıncı azaltmak için sırtın bir yere dayanması kol ağırlıklarının kolçak, yastık gibi bir elemana aktarılması gerekmektedir. Bunu karşılayacak elemanlar bağdaş kurulan sedirden başlayarak günümüz teknolojisinde yaratılan çok çeşitli kanepelere kadar gelmiştir.
Bir mekânın çok pahalı, abartılı ve gösterişli donatılara sahip olması, o mekânın estetik değerini etkilememekte, güzel olmasını sağlamamakta, aksine çirkin olarak değerlendirilmesine neden olmaktadır.
Örgütlenme de mekânın estetik değerini yükselten bir boyut olarak görülmeyip, çok ferah, kullanışlı, geniş, düzenli, kısaca iyi örgütlenmiş mekânlar çirkin, sıradan, sevimsiz ya da boş olarak algılanabilmektedir.
Ferahlık veya genişlik, mekân içinde bir güzellik ölçütü değildir. Ferah mekân, yerine göre güzel olabilmekle birlikte, her zaman güzel olarak algılanmayabilir.
Aynı alandaki farklı biçimde döşenmiş yaşama mekânlarının güzel ya da çirkin olarak değerlendirilmesi, mekândaki donatıların seçimi ile doğrudan ilgilidir.
Diğer faktörlerle birlikte, donatının stil, biçim, renk, doku ve malzemesi, o mekânın genel efekti üzerinde çok etkili görülmektedir.
Donatıda güzellik ön planda tutulmalı, dolayısıyla donatılar çok iyi bir biçimde ve bilinçli olarak seçilmelidir.
Mobilya; sizin kişiliğinizi ve zevkinizi yansıtan bir ürünler bütünüdür. Şöyle düşünün mobilyasız bir ev düşünebilir misiniz? Kimse mecbur kalmadıkça mobilyasız kalmaz. İnsanın giysisi neyse evin giysisi de mobilyadır. Gerçek anlamda mobilya eve kişilik katan en önemli eşyalar bütünüdür. Bir banyo veya mutfak evin kişiliğini yansıtabilir. Ama mobilya evin bütününde sizin ne yapmak istediğinizi anlatır. Mobilya tasarımını onun için çok önemsiyoruz.
55 yıldır HERKESE KALİTE sloganı ile en kaliteli mobilyaları en uygun fiyata değerli müşterilerimize ulaştırıyoruz.
Mobilya ürünlerimizi görmek için hekahome.com hemen ziyaret edebilir ve en tasarım ürünleri görebilirsiniz.
Mobilya ürünleri gerçekten uzun bir tasarım sürecinden geçer. Mobilya ürünleri üretmek zaman alır ve çok emek ister. İşte bu süreçleri en iyi yöneten firma size en iyi hizmeti verir.
Mobilya hayatınıza anlam katar. Mobilya evinizin değerini arttırır. Mobilya nedir ve ne demek derseniz. O hayatımızın anlamıdır diyebilirim. O bize anlam katan eşyalar bütünüdür. O bizi yansıtır. O bize konfor ve rahatlık sunar. Mobilya bize yaşam sunar. İlk çağlardan beri insanlar göçebe hayattan yerleşik hayata geçişte mobilya üretmeye başlamıştır. Önce yataklar ve masalar. Oturmak için kanepeler ve sandalyeler. Mobilya insanoğlu tarihinde çok eskiye dayanır. Evet mobilyasız yaşanabilir. Ama mobilyasız mutlu olunmaz...